Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Deniz Çimen
Ülkemizde her sene Mart ayının son günlerinde başlayarak düzenlenen “Kütüphaneler Haftası” bu sene de kutlanmaya devam ediyor. Halkımızın kitaplardan yararlanmasını sağlamak ve kütüphanecilik mesleğinin tanınmasını sağlamak amacıyla düzenlenen bu haftada birçok etkinliklerle birlikte kitaplarla buluşmaya devam ediyoruz. Her alanda olduğu gibi kütüphanecilik alanında da oldukça iyi bir donanıma sahip olan Esenler Belediyesi bu yıl 61. Kütüphaneler Haftası etkinliklerine tam gaz devam ediyor. Esenler Belediyesi’nin halk için yaptığı kütüphane çalışmalarını daha iyi anlamak, kütüphane kültürünü tanımak ve öğrenmek için Doç. Dr. Güssün Güneş ve Kütüphane Koordinatörü Yasemin Polat’a sorduk. Kütüphaneler haftası ile ilgili tüm detayları ve merak edilenleri Litros Sanat’a anlattılar.
Bir ülkenin gelişimine katkıda bulunan en önemli materyallerden birinin kitaplar olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Geçmiş yıllardaki atalarımızın, bilim insanlarımızın, şair ve yazarlarımızın ve halkımızın yazıp bize miras bıraktığı bu kitaplar geleceğin bir yol gösterisi olarak karşımıza çıkıyor. Bizler de geçmişimizi ve geleceğimizi oluşturan bu kitapları en iyi şekilde muhafaza etmek için çabalıyoruz. İşte bu muhafaza etme çabamızı ülkemizin dört bir yanına halkımızın ulaşabileceği şekilde kütüphaneler açarak da gösteriyoruz. Bir milletin kuruluş tarihine, zaman içinde yaşadıklarına veya başka bir bilgi kaynağına genellikle kütüphanelerimizde kaynak kitaplar sayesinde ulaşabiliyoruz. Tam bu sırada kütüphanecilik mesleği ile uğraşan kişilere büyük bir sorumluluk düştüğünü de görmekteyiz. Geçmişimizi ve geleceğimizi muhafaza eden ve bir nevi bu alanda “kütüphane muhafızları” olarak adlandırabileceğimiz kütüphaneciler sayesinde bilgiye erişim sağlayabiliyoruz. Hem kütüphane kültürünü anlamak hem de kütüphanecilik mesleğini icraa eden kişilerimizin yaptığı işin önemini vurgulamak amacıyla her yıl mart ayının son günlerinde “kütüphaneler haftası” etkinliği ile çeşitli etkinlikler ve söyleşiler düzenleyerek önemini tekrar tekrar hatırlıyoruz. 61. Kütüphaneler Haftasına da gösterdiği özeni yapmakta olduğu çeşitli etkinlikler ve donanımlı kütüphanesi ile gösteren Belediye'yi bir de Esenler Belediyesi Kütüphane koordinatörü Yasemin Karagöz ve akademisyen Doç. Dr. Güssün Güneş’e soralım istedik. Onlar da bizlere Kütüphaneler haftası dolayısı ile kütüphanecilik mesleğini, mesleğin ve kütüphanelerimizin önemi, Belediye’nin bu alanda geliştirdiği ve geliştirmekte olduğu faaliyetleri Litros Sanat’a anlattılar.
Bilgiyi paylaştırmaya ve eleştirmeye önem veriyoruz
Yasemin Polat (Kütüphane Koordinatörü): Esenler Belediyesi 2009 yılı itibarıyla kültür politikalarına tam gaz devam ediyor. Bunun içinde bilgiyi yönetmek için kütüphanelere ve şehri yönetmek için de şehir düşünce merkezlerimize çok ciddi yatırımlar yapıldığını görüyoruz. 2009 yılından önce 2000 kitap kapasiteli ufak bir kütüphanemiz vardı. Bu kütüphane de başka bir kurumumuzun içindeydi. Kütüphanemiz farklı yerlere taşına taşına büyüye büyüye şu anki haline geldi ve yedi farklı kütüphaneden birinde bulunuyoruz. Burası Dr. Kadir Topbaş İlçe Halk Kütüphanesidir. Önceden 2000 civarında olan kitap sayımızı 108 bine çıkardık. Yerel yönetimlerde bence çok ciddi ve güzel bir sayı yakalamış olduk. Biz, bilgiyi paylaştırmaya ve fırsat eşitliğine önem veriyoruz. Tabii devletimiz de bunu yapıyor. Biz de yerel yönetimler olarak icra etmeye çalışıyoruz. Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi güzel bir mekân ve burası yaklaşık 35 bin kitap barındıran bir mekan. Her konu başlığından yayınları bulabilirsiniz. Buranın bir diğer artısı da güncel kitap çeşitliliğinin de fazla olması. Bu güncel kitapları sağlamak için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile iş birliği yaptık. Bu anlamda onların da ismini geçirmeden olmaz. Onlara da teşekkür etmiş olalım.
Çocukları erken yaşta kitaba maruz bırakıyoruz
İstanbul'da yerel yönetimler bazında iddialı olduğumuz konulardan biri, 0-3 yaş grubuna yönelik bebek kütüphanemizdir. Bu sistemde, annelere yönelik destekle birlikte bebeklerimizi kütüphaneye üye yapıyoruz. Detay vermek gerekirse, doğumun ardından belediyemiz ve Kadın Aile Müdürlüğü tarafından aileye bir bebek çantası hediye ediliyor. Bu çantanın içine kütüphane üyelik kartı da ekleniyor ve böylece bebeklerimiz doğal olarak kütüphaneye üye oluyor. Süreç bu şekilde başlamış oluyor. Gençleri yönlendirebilmek için en temelden başlamak gerektiğine inanıyoruz. Bu yüzden çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz. Çocuklarımızı erken yaşta kitapla tanıştırıyor, hayal kurmalarına vesile oluyoruz. Çünkü bir kitap, gerçekten bambaşka dünyaların kapısını aralayabilir.
Devletlerin üretmesi için bilginin de üretilmesi gerekiyor
Doç. Dr. Güssün Güneş: Yerleşik hayata geçişle birlikte kültürel üretim de başlıyor. Kültürel üretim, yazının ortaya çıkmasıyla birlikte bilgi kaynaklarının çoğalmasını sağlıyor. Devletlerin üretim yapabilmesi için bilginin de üretilmesi ve kayıt altına alınması gerekiyor. Her şeyin yazılı olması bu açıdan önemli. Sümer tabletlerine baktığımızda, ekonomi, ticaret ve toplumsal kuralların yazıya geçirildiğini görüyoruz. Bu belgeler aynı zamanda bilgi taşıyıcılarıdır; yani bilgi formları üzerinden de değerlendirilebilir. Bu bağlamda, Sümerlerle birlikte arşiv süreçlerinin de başladığını söyleyebiliriz. Belgelerin kaydı, ticaretin düzenlenmesi ve toplumsal yaşamın sürdürülmesi açısından kritik bir rol oynuyor. Antik Çağ’a ve Mezopotamya’ya baktığımızda da, olayların yazıya dökülmesi sayesinde kütüphane oluşumlarının temellerinin atıldığını görmekteyiz.
Türkiye’de yayıncılık anlayışı çok değişti
Dijital kütüphanecilikte özellikle kaynak çok önemli bir rol oynuyor. Yani “Dijital anlamda kullanıcı ne ister?” sorusu önem arz ediyor. Çünkü kullanıcı bazen mekâna gelmiyor. Dijital kütüphanecilik konuştuğumuzda ya da dijital kütüphanecilik konuştuğumuzda mekâna gelmeden bir sanal ortamda bir elektronik ortamda bilgiye erişim söz konusu oluyor. Bu bilgiye erişim de çeşitli yazılımlar üzerinden gerçekleşiyor. Yani her kütüphanenin kendine özel yazılımları oluyor ve siz bu sistemler üzerine kayıt olarak kütüphanenin üye olduğu bilgi kaynaklarına erişim sağlayabiliyor. Türkiye’de şu an yayıncılık anlayışı da çok değişti. Çünkü nesil değişiyor. Şu an ki nesilde daha görsel daha sesli bir yayın hayatını takip ediyor. Kitap veya kâğıt temelli bir okuma yapmıyor. Dijital kütüphanecilik bir bakıma aslında bunu da ifade ediyor. Bir on sene sonra şu an kütüphanelerimizde mevcut bulunan kitaplıkları görmeyeceğimizi düşünüyorum. Çünkü bu kitapların kare kodları ya da sanal hologramları karşımıza çıkacak. Kütüphanecilikte de şu an da hologram teknolojisinin başladığını gözlemliyoruz. Şu anda Amerika veya birçok ülkede kütüphane depoları mevcut görülüyor. Türkiye’de bir süre sonra böyle olunacağı görülüyor.
Ülkemizde modern kütüphaneciliği biz Cumhuriyet ile birlikte 20. yüzyılda bilimsel olarak yapılandırıyoruz. 20 yüzyıl dediğimiz süreçte zaten Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren modern kütüphanecilikle ilgili çalışmalar yapılıyor çünkü Osmanlı’dan gelen büyük bir kültürel miras var. Aynı şekilde yeni Türkiye cumhuriyeti ile birlikte yapılan inkılaplarla devrimlerle değişen bir yapının var olduğunu görüyoruz. Kütüphanecilik anlamında ilk eğitim de 1954 yılında rastlamaktayız. 2001’li yıllarda bir revizyon geçiyoruz. Dijital anlamda ve internet teknolojileri değişim ile birlikte de bilgi ve belge yönetimi şemsiyesi altında da toparlıyoruz. Bu süreçle birlikte halk kütüphaneleri karşımıza çıkmaya başlıyor.
Yorum Yaz