7 günde devri âlem: Bir yazarın Kahire anıları

SEYAHAT Güncel

Yazarımız Şeyma Subaşı, yakın zamanda gerçekleştirdiği Mısır gezisinden bahsediyor. Bu anılarda neler yok ki? Subaşı, Ehli beytten ecdada, Mehmet Akif Ersoy’un vakit geçirdiği Fişavi Kahvehanesi’nden mimarisiyle büyüleyen Rıfai Camii’ne ve Uluslararası Kahire Kitap Fuarı’na kadar birçok konuyu ele alıyor.  

Çocukluğumdan beri özellikle de anne babamın işleri vesilesiyle (hattat bir baba ve müzehhibe bir annenin evladı olmam hasebiyle) birçok ülkede bulunma fırsatım oldu. Aslında kendi işlerim sebebiyle de gezme fırsatı edindim. Mesela bir ortaokul öğrencisiyken İspanya’daki Mallorca adasının Palma şehrindeki festivale katılmıştık folklor grubumuzla. Dereceye giremeden döndük o festivalden ancak gezdiğimiz yerler yanımıza kâr kaldı elbette.

Bu seferse yanık sesli Ümmü Gülsüm’ün ülkesindeyim. Böyle söyleyince Mısır’ın Kahire şehrine geldiğim hemen anlaşılabilir. Ben de bunu istiyorum ya en çok. Kendim dahi kendimi anlamazken anlaşılmayı. Bu şehir de tıpkı benim gibi anlaşılmayı bekliyor. Çünkü devrimden sonra burayı harap ve fakir görmek benim için üzücü ve hayrete düşüren bir şey oldu. Annemlerse ablamla beraber buraya kırk yıl önce gelmişler. O yüzden devrimden önce ve devrimden sonra Mısır’ını onların daha iyi anladıklarını düşünüyorum.

Kırk yıl önce kaldıkları Vefa Apartmanı’na uğramayı ihmal etmiyoruz. Tıpkı adı gibi bir vefayı teslim ediyoruz böylece. Tabii hemen hatırlıyorlar ve eski ev sahipleri bizi sevinçle karşılıyorlar.

Şehirde Allah’ın kelamı yankılanıyor  

İlk durağımız ehli beytten Seyyide Aişe, Seyyide Zeynep ve Seyyide Nefise’nin türbeleri oldu. Seyyidina Hüseyin’i de ziyaret etmeyi ihmal etmedik. İçten dualar ettik. Kuran’lar okuduk. Yasin-i Şerif’i çok fazla okudum bu ziyaretimde. Orada tanıştığımız bir şeyh de bize bu tavsiyede bulundu. Yani bu gezi benim için bir sureye karşılık gelse bu Yasin Suresi olurdu. 

Genellikle bir dükkana girdiğinizde ya da bir otel odasında arkadan okunan Kuran-ı Kerim’i duyabilirsiniz bu şehirde. Bu da insanı evinde hissettiren, bir Müslüman Saatimiz olduğunu düşündüren bir şey. İşte mekandaki haraplığın içinden etrafı aydınlatan bir ışık gibi, bir demet çiçek gibi uzanıyor Allah’ın kelamı bizlere, kulaklarımıza, yakamıza.

Mehmet Akif Ersoy’un vakit geçirdiği kahvehane: Fişavi

Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kahve içtiği kahvehane olan Fişavi’de oturuyoruz sonra. Mısır’da çok küçük boyutta arabalar var, Doktok adında. Arabaya bindiğimizde şoförün her önüne gelen arabaya korna çalması çarpışan araba hissini uyandırıyor bende. Böylece bir dönüşle çocukluğuma dönmeyi ihmal etmiyorum. Trafikte kuralsızlığın iyi yönleri de var bu şehirde. Böylece macera denizinde boy veriyoruz. 

Giza’da Mısır piramitlerini görmeyi ihmal etmiyoruz. Atlı arabaya biniyoruz. Faytonun atı kırbaçlaması insanda bir hüzün uyandırıyor. Şair Sohrap Sepehri ellerimden tutuyor: “Bir at arabasının tekerleği atın durmasına hasret. At, arabacının uykusuna hasret. Arabacı ölüme hasret.”

 

Mimarisiyle büyüleyen Rıfai Camii

Ezher Camii ise beyaz mermerleriyle Medine’yi hatta Şam’daki Ümeyye Camii’ni andırıyor. Rifai Camii ise beni çok büyüledi. Mimarisi hayret uyandıran cinstendi. Burada yatan, türbesi olan birçok isim var aynı zamanda. İmam Şafii Camii de aynı şekilde.

Sultan Hasan Camii’ni de ziyaret etmeyi ihmal etmedik. İslam Eserleri Müzesi’ndeki yazma Kuranlar etkileyiciydi. Yumurta kabuğu üzerine yazılmış Kuran ayetleri vardı orada. Ecdadın İslam sanatına verdiği önem beni etkiledi doğrusu.

Ravzatü’l Medaris: Eski bir çocuk gazetesi 

Daru’l-Kutup Mısriyye’de eski bir çocuk gazetesi olan Ravzatü’l Medaris’i sordum. Kütüphaneci kadın eski filmleri çıkardı. Dijital bir makine yardımıyla dergiden örnek sayfalar gösterdi bana. Bir miktar üzüldüğümü de burada belirtmeliyim. Dil öğreniminin ne kadar önemli ve zaruri olduğunu bu şehirde yarı İngilizcem ve Arapçamla anlaşmaya çalışırken anladım.

Uluslararası Kahire Kitap Fuarı’nda çıkmamış bir kitabın izini sürmek 

Çocuk gazetesi demişken, Kahire’nin kültüre verdiği önem de zikredilmeli. Uluslararası Kahire Kitap Fuarı’na uğrama fırsatı edindim. Fuara uğramadan fuarla ilgili araştırma yapmıştım. Hatta ilerleyen günlerde ülkemizden yazar ve şair Ali Ayçil’in de fuarda olacağının haberini aldım ve sevindim. 

Resimli çocuk kitaplarına dair akademik kitapların yer aldığı bir yayınevini keşfettim. Auc Press’ten çıkacak olan kitap meğerse henüz çıkmamış. Davranışım biraz gülümsetti beni. Bir Türk geliyor ve yazarın az diliyle kendilerinin henüz çıkarmadığı bir kitabı deli gibi araması onları da şaşırtmış ya da duygulandırmış mıdır bilmiyorum. Yine ilgimi çeken bir başka yayınevi Kalemat Yayınları’nın standına uğradım. Genç bir çocuk Türk olduğumuzu anladı. Yeni şairlerden, çocuk edebiyatı ile ilgili akademik kitaplardan bahsederken kendimizi anlatmakta zorlanışımız belli ki onların da kahkahaya boğulmasına sebep olmuştu. 

Yeni yayınlar ve eski kitaplar

Filistin edebiyatından önemli bir isim: Sahar Khalifeh’in yeni romanı My First and Only Love kitabını aldım fuardan. İngilizceye çevrilmiş bir eser bu. Children’s Picture Books And Contemporary Egyptian Society, dediğim gibi henüz yayınlanmamış, gelecek yayınlar kategorisinde olduğunu gözden kaçırmışım. Ancak resimli çocuk kitaplarına dair ilgi çekici bir yayın olarak gözlemledim. Fuardan Ethem Şarkavi’nin yeni bir romanını da edindim. Kafka’nın Arapça Dönüşümünü görünce kütüphanemde bulunmasını istedim. Adı Leyla kitabı ve diğer aldığım kitaplar şimdi okunmayı bekleyecek. 

Kahire gezisi bir sureyi işaret etse bu benim için Yasin Suresi olurdu demiştim. Bu gezi bana başka şeyleri de düşündürdü. Ailemle birlikte kaliteli zaman geçirmenin önemini, şehirdeki gürültüyü, halinden memnun insanları, eski kitapların güzelliğini, nostaljik ve eski olan her şeyin güzel oluşunu, ecdadın rahmetini, Allah’ın Rahman ve Rahim oluşunu, İslam sanatına verilen önemi ve emeğin değerini. 

Yorum Yaz