Ruh fakiri

Köşe Yazıları

Aklın en büyük ödevi kendine âşık olmamaktır. Çünkü aşk hakikatleri gölgeler. Aşkın kıpkırmızı rengi her şeyi kendi rengine boyar. Kendi gerçekliğine mahkûm eder insanı. Suyun yaktığına, ateşin serinlettiğine, kendisinin eşsiz ve yanlışsız olduğuna inandırabilir. Ki o gerçeklik nefsin yarattığı kibirden, hırstan, en en en konuşulan, görülen, bilinen bir insan olma tutkusundan besleniyorsa bir simülasyonda  yalanı, daha da kötüsü ebedî bir ruh fakirliği halini yaşayacaktır.

 

Akıl ne kadar derinleşirse kuyu da o kadar derinleşir.

 

Yüzeysel akıl hemencecik bir “şey” olmak ister. Yüzeysel aklın günümüzde biricik arzularından biri de sosyal medyada her konuda ahkâm kesecek bilirkişi olmaktır.

 

İnsanların bize hak ettiğimiz değeri vermemelerinden daha kötü olanı hak etmediğimiz kadar değer vermeleridir. Derin akıl her zaman bu değerden ürker. Bir kez şımardıysan başka düşmana ihtiyacın kalmamıştır.

 

Yüzeysel akıl ise işte bu hak edilmeyen değerin meftûnudur ki çoğu zaman ortada değer namına hiçbir şey yoktur.

 

Sosyal medya insanlara kral ve kraliçe olma imkânı verdi taçsız ve tahtsız da olsa. Oysa sosyal medya insanı solucana ve böceğe  dönüştürmekte daha mâhirdir. 

 

Bilginin, muhakemenin, üretmenin kral ve kraliçesi iseniz bilin ki yalnızsınız yahut tebanız yok denecek kadar azdır.

 

İnsanın göksel tarafının değil boşaltım sisteminin talibiyseniz, saçtığınız pis kokuya, tüm  leşperestliğinize rağmen üşüşeceklerdir sosyal medyanıza. Bravo, leş konuşup leş yazdığınız sayfanızda binlerce takipçiniz olacaktır. 

 

Yığın okumaz, düşünmez, üretmez çünkü.

 

Yığın kendi cehaletiyle yüzleşmemek için kralın ya da kraliçenin bu muhakemesiz, mukayesesiz kalabalıklardan seçtiği  yalnızca ötekiler gibi bir rakam olma hüviyetine sahip kişiyi kurban edişini ağzından köpükler saçarak iştahla izleyecektir.

 

Sosyal medyadaki bu leş artık binlerce ağızda çiğnenmektedir. Bu sayede yığın dönüp kendine bakmaksızın çenesini öyle meşgul eder ki olur da aklını bir an olsun yanlışlıkla kullanma yetisi gösterir de “acaba şu an ben doğru mu yapıyorum” diye kendine sorar ve uyanır çünkü.

 

Uyanırsa aklı ona her gün leş yediğini ifşa edecektir.  Sosyal medya kral ve kraliçelerinin en büyük leş yiyiciler olduğunu söyleyecektir. İfşanın en büyüğü de budur. Kral ve kraliçelerinin en büyük leşperest olduğu. Binlerce takipçisi olan kral ve kraliçenin takipçi kaybetme korkusu vardır. Hiç durmadan, her gün bu yığını içlerinden bir kurban seçerek onun leşiyle beslemek zorundadırlar. Yoksa taçsız tahtları sallanır. 

 

 İnsanın göksel yanı dururken boşaltım sistemine odaklanan kral ve kraliçeye olur da muhakeme, mukayese, analiz yeteneği yüksek biri aklının onu yanlış yönlendirdiğini, bir çöplükte olduğunu söylerse, her şeyi kendi rengine boyamış aklı herkesin onu kıskandığını, onun yerinde olmak istediklerini söyleyecektir.

 

Bu hâle değersizlik duygusu, aşağılık kompleksi ve hırsı yüzünden düşen kral ve kraliçe kendine aşık olmaya devam edecektir. Oysa aklın en büyük ödevi kendine âşık olmamaktır.

 

Yorum Yaz