Udî Nevres’in mızrabı ansızın ses verdiğinde

MÜZİK Güncel

İstanbul’un zengin tarihi ve kültürel dekorunun ayrılmaz bir cüzünü oluşturan müzik Osmanlı’dan Cumhuriyet’e şehrin geçirdiği tüm dönüşümlere tereddütsüz eşlik etmiştir. Yalnızca Osmanlı son döneminin Boğaziçi, Pera ve Direklerarası gibi muhitlerinin gece yaşamının, eğlence hayatının, seçkinlerin konak ve yalılarının sosyalleşme ortamlarının değil, plaklar ve çok sonraları radyo aracılığıyla her yer ve çevrede müzik kendine temsil alanı bulmuştur. Elbette müzik dinleyiciler kadar aslında onu icra eden, üreten sanatkârların zihinlerinden, his dünyalarından ve hünerli parmaklarından akıp gelen nağmelerden müteşekkil cezbedici bir evrendir. Türk müziği geleneğinde bu evren dilleri, dinleri aşan bir çoğulculuğa ve renkliliğe sahipken ortak buluşma sahası duygulardır. Tanburî Cemil, Kemanî Tatyos, Kemençeci Vasil, Tanburî Refik gibi ses dünyasının mimarlarından biri de Udî Nevres Bey’dir. 1873 Malatya doğumlu olan Nevres Bey, imparatorluğun başkentinde ve büyük kentlerinde damıtılan incelikli bir müzik kültürünün temel unsurlarından biri olur. Klasik müzik ve fasıl müziğinin yanı sıra aynı dönemlerde Cemil Bey’de de karşımıza çıkan halk sanatının saf kaynaklarını keşfetme, folklora ilgi duyma eğiliminin de temsilcisidir.

Nevres Bey, Türk müziğinde ud icrasında Ali Rifat Bey ve Şerif Muhiddin gibi yenilikçilerdendir. Hattâ dikkatli dinlenildiğinde Şerif Muhiddin’in üslubunun hazırlayıcılarından birinin Nevres Bey olduğu söylenebilir. Bunun yanında kendi ekolü öğrencileri Refik Talat Bey ve Bedriye Hanım’a aktarmıştır. Hanendeler arasında ise Lale Nergis Hanımlar, Belkıs Hanım ve Türk müziğinde solistlik anlamında yepyeni bir çığır açan Safiye Ayla ilk akla gelenlerdir. Taksimleri ve aranağmelerdeki ustalığı onu Türk müziğinin vazgeçilmez üstatları arasına taşımıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında doğan müzik üstatlarının neredeyse tümünde olduğu gibi yaşamı zorluklarla geçen Nevres Bey de Turhan Tan’ın onun ölümü ardından yazdığı yazıda belirttiği gibi yayları ile mızraplarıyla ördükleri şöhrete sarılarak kefensiz gömülenlerdendir. Plaklarda, musiki meclislerinde perçinlenen şöhretine rağmen romantik kırgınlıklarla ve yoksulluklarla geçen son günlerinde ancak birkaç yakın dostunun vedasıyla 1937'de son yolculuğuna uğurlanmıştır. Onun ölümü bir devrin kapanışıdır. 

Nevres Bey’den bugüne kalan en önemli miras şüphesiz onun müziğinin ve sanatının plaklara kazınmış sedasıdır. Nevres Bey, besteciliğinin yanında eşlikçiliği ve solistliğini ortaya çıkaran taksimleriyle de plaklara kendi soluğunu aktarmayı başarmıştır. Bugün hâlâ repertuvarın seçkin eserlerinden hüzzam saz semaisi unutulmayanları arasındadır. Nevres bu eserini 14 Mayıs 1926’da bestelemiştir. Melodik akış ve ud tekniği açısından semainin en güzel bölümü dördüncü hanesi olup bestekâr burada bestecilik bilgisini sergilemiştir. Hüznün ve coşkunun insan doğasında var olan çelişkilerinin, ezgisel ve makamsal olarak doruğa çıkarıldığı bir bölüm olan dördüncü hane aslında Onur Akdoğu’nun ifadesiyle Udî Nevres’in geleneğin tüm gücüne rağmen reformist bir müzik kişiliği vardır. 

Dönemin neşriyatında “mesleğinin aşığı ve sazının kahramanı” olarak nitelendirilen Nevres Bey’in plakları günümüzde müzik tutkunlarını ve koleksiyonerleri peşinden koşturmayı sürdürüyor. Sürekli yeni keşif ve tespitlerle zenginleşen müziğimizin ses hafızasına gün geçmiyor ki büyük ustaların terekesinden yeni bir nağme düşmesin. Seslerin arkeolojisinin izinde geçmişten bugüne birçok adanmış yaşam kuyumcu titizliğiyle ve bitmeyen bir enerjiyle plaklar peşinde büyük bir mirasın izini sürüyor. Bu isimlerden biri de taş plak ve gramofon tutkunu olup yaşamı onların toplanması ve geleceğe aktarılması uğraşıyla şekillenen değerli Sacit Çavşak’tır. “Tutku bulaşıcıdır” diyenler haksız olmasa gerekir ki aynı aşk oğlu İbrahim Can Çavşak’ta da karşılık bulmuştur. Sevgili İbrahim, koleksiyonerlik boyutunu bir hayli aşan bir tutkuyla Anadolu’da ayak basılmadık yer bırakmadan arabasıyla çıktığı uzun seyahatlerde plaklarda saklı geçmişin ses hazinelerinin izini sürüyor. İbrahim Çavşak 10 yıldır karış karış gezdiği Anadolu’da plak, kitap ve evrak toplayarak oldukça geniş bir arşiv kurmayı başarır. Bu seyahatler sırasında Adıyaman’da yaşadığı bir olay ilginç bir keşifle sonuçlanır. Beklediğini bulamadığını düşünerek gidip oturduğu eski bir çay ocağında yolu 1996 doğumlu Hakkı’yla kendisi gibi bir müzikseverle kesişir. Uzun yıllar boyunca plak toplayan çay ocağının sahibi, Hakkı’nın babası Hikmet Amca ile saatler boyu süren sohbetler, içilen çay ve kahveler esnasında bakılan plaklar arasında Tanburî Cemil, Hafız Osman, Hafız Sami, Sadettin Kaynak, Yorgo Bacanos, Udî Nevres ve Neyzen Tevfik gibi isimlerin plakları İbrahim’i heyecanlandırmaya yeter de artar. Ancak asıl dikkatini çeken 2 adet “Tecrübe Plâkı” ve İstanbul Belediye Konservatuvarı etiketli 15 adet plak olur. Hikmet Amca genç arkadaşının samimi ilgisini gözlerinden anlamış olacak ki İbrahim’in cesaret dahi edemediği soruya yanıt verir âdeta. İbrahim’in vedaya hazırlandığı bir anda “E, arkadaş bu garipleri burada mı bırakacaksın? Belli ki gönül verdin içinde kalacak, gözünden anladım istemeye çekiniyorsun ama bunlar sana ulaşması için bana emanet edilmiş, al hepsini götür” der. İki deneme plağı onun zihnini meşgul ederken üzerindeki Udî Nevres yazısı nerdeyse kaydedildiği zamandan 95 yıl sonra üstadın kendi mızrabından hüzzam saz semaisinin icrasıyla buluşturur İbrahim Çavşak’ı. Binlerce nadir taş plaktan oluşan muazzam bir koleksiyona sahip biri için bu kadar heyecan verici olan şey bu kaydın yayınlanmamış oluşudur. 1930 tarihiyle etiketlenen bu plak baskı kalıp tekniğiyle değil cutting tekniği yani kalıp ihtiyacı duyulmadan hazır boş plaklar üzerine yazılabilen portatif bir yazım cihazı ile doldurulmuştur. Türk müziği ses dağarcığının büyük ustalarından birine ait sisler arkasında kalmış bu kaydı gün ışığına çıkaran ve bu heyecanını benimle paylaşan, dinlememe vesile olan kıymetli İbrahim önümüzdeki zamanlarda genel dinleyicilere dijital ortamda Yeditepe Üniversitesi bünyesi altında açılacak koleksiyonuyla büyük bir hizmeti yerine getirecektir. Şimdiden müjdesini verelim.

Yorum Yaz