Babaannemin Müzik Listesi

MÜZİK

Müzik albümlerinin, sanatçı biyografilerinin ele alındığı bir sayıda babaannemden bahsetmemin ana sebebi onun felç geçirmesine rağmen zihninde baki kalan müzik listesini çok önemsiyor olmamdır. Kişinin; zihnini, ruhunu, kimliğimi, ömrünü ve hafızasını diri tutan o müzik listesini sizlerle paylaşmak istedim. 

“Tak tak. 

Tak. 

Tak tak tak tak. 

TAK.”

Bir tak sesi duyduğunuz zaman bazen kapının deliğinden bakar, bazen de “gir” sesiyle mukabele edersiniz. Benim duyduğum “tak” seslerine verdiğim şaşkınlık çocuk aklımla üst kata koşmak oldu. 

“Tak tak tak tak tak tak...”

Ayak seslerimle mukabele edebildim. Babaannem yerde bir yere ulaşmaya çalışır biçimde sürünüyordu. Bazen ulaştığımız yerin daha derinlerde olduğunu bilmeyiz. Onun menzili belki öyle bir biçimdeydi. Yıllar sonra Yaş 70 iş bitmemiş esprilerini, “buruşuk yüzlü altın dişli babaannem” şiirini yazmış olmamın ona nazar değmiş olabileceğini bile düşündüm. Babaannemin felç geçirdiğini aile dostumuz Alime teyzenin “buz getirin felç getiriyor Şerife abla,” ifadesiyle anladım. Bir sürü seveniyle hastaneye uğurladık babaannemi ve 17 yıl da bizimle adeta ikinci bir ömür yaşadı. 

Felç geçirildiğinde ne olur? Ne kadar etkili olur? Bizi ne kadar sarsar? Bir ailenin merkezinde oturan bir Osmanlı kadınının gücü gittiğinde nasıl bir kan kaybı yaşarsanız işte o kadar sarsılırsınız. Fakat bu misalde kullanmak ne kadar doğru bilemesem de her şerde bir hayır vardır sözünü kullanmak isterim. Hakkını nasıl öderim diyeceğiniz bir büyüğünüze hizmet etme şerefine ermiş olmanız ayrı bir güzeldi bence. Babaannem vefat edene kadar artık benim adımı aklına getirememeye bana Ertuğrul demeye başlamıştı, olsun. Babama aga, anneme yenge diyordu ama tüm bunlar dilindeydi. Zihninin her köşesinde en zinde halimizde yaşıyorduk. Yakın geçmiş ve isimleri unutmuştu. Unutamadığı şeylerin başında bence melodiler ve müziğin derin huzuru yatıyordu. Eski anıları, namaz surelerinin bir kısmı ve gençlik zamanlarını süsleyen o güzel şarkılar ve türküleri hiç unutmamıştı. 

Cahit Zarifoğlu “Mavi Gök Orada mı?” şiirinde şöyle der: “Aklımdan çıkmıyorsun dedim /  Başka türlüsünü yorgunum anlatmaya.” Babaannemle yaşadıklarımızı da onun söylediği şarkılara olan bağlılığı da bu dereceydi. Kültürümüzün ana taşıyıcılarından olan müziğin felç geçiren bir insanın benliğinden dahi sökülememesi bize kökleri daha derinde bir hikaye anlatmıyor mu? Babaannemle evde yemek yapar şarkı söyler, canımız sıkılır türkü söyler, onun üzüldüğünü görünce de ben ona şarkı söyletirdim. Ruhen rehabilite olmasının çok önemli unsurlarından birinin müzik olduğunu düşünüyorum.

Litros Sanat’ta müzik albümlerinin, sanatçı biyografilerinin ele alındığı bir sayıda babaannemden bahsetmemin ana sebebi onun felç geçirmesine rağmen zihninde baki kalan müzik listesini çok önemsiyor olmamdır. Kişinin; zihnini, ruhunu, kimliğimi, ömrünü ve hafızasını diri tutan o müzik listesini sizlerle paylaşmak istedim. Çıkan o eserle bir Top 10 listesi derlemiş olduk diyebiliriz.

Babaannemin Top 10’u

  1. Söğüdün Erenleri 
  2. Karadır Kaşların
  3. Kırmızı Gülün Alı Var
  4. Bulguru Kaynatırlar
  5. Eskişehir Çiftetellisi
  6. Güvercin Uçuverdi
  7. Beyaz Fincan Taze Kahve
  8. Neden Saçların Beyazlamış 
  9. Kara Tren
  10. Kızım Seni Ali’ye Vereyim mi?

Söğüdün Erenleri

Aslen Söğütlü bir Osmanlı kadını olan babaannemin 1. Sırasına “Söğüdün Erenleri” türküsünü koymazsam vicdani olarak sorumluluk hissedebilirdim. Felç geçirmeden 1 sene önce Es Tv’de bir müzik programı izliyorduk, o bir taraftan hem dinliyor hem de eline bir patik almış örüyordu. “Oğlum ara şunları da Söğüdün Erenleri’ni iste,” demişti. Emir telakki ettim ama o kadar çocuktum ki sesimden anlamışlar, “18 yaşından küçükleri alamıyoruz,” dediler, bağlanamadım. Gönülden gönüle bağ kurmuş olacağız ki programın bir yerinde türkümüzü çalmışlardı. Bir Zeybek formunda bestelenen şaheser bir türküdür. Ara geçişleri ve sözleri çok vurucudur. “Söğüdün çarşısına / Gün doğar karşısına / Ah insan hile yapar mı?/ Kapı bir komşusuna” sözleriyle ne kadar özel duygular beslettiğini yüzümüze vuruyor. Size Söğüdün Erenleri türküsünün karekodunu Emel Taşçıoğlu’nun sesinden bırakıyorum. Özay Gönlüm, Arif Sağ, Kubat ve Mehmet Erenler gibi ustalardan da dinlemeli mutlaka. 

Söğüdün Erenleri türküsünü dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=8MIj65uRxS4&list=RD8MIj65uRxS4&start_radio=1

Karadır Kaşların

Bir Zonguldak türküsü olan “Karadır Kaşların”ı neden bu kadar sevmiş olabiliriz diye düşündüm bir ara. Samimi yakılan türküler her zaman dokunur bence zülfi yâre. Bir de bu türküde hayal eden bir sevgilinin mücadele eden ruh halini iliklerimize kadar yaşıyoruz. Babaannemle en yükseldiğimiz yer işte şu bölümlerdi: “Karadır Kaşların Benzer Kömüre / Yardan Ayrı Düşmek Zarar Ömüre / Kollarımdan Bağlasalar Demire / Kırarım Demiri Kaçarım Yare”

Karadır Kaşların bir türkü formunda olsa da ben Müzeyyen Senar’a yakıştırıyorum.

Dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=wNWQTFegD10&list=RDwNWQTFegD10&start_radio=1 

Kırmızı Gülün Alı Var

Bir gün halam, babam ve babaannemle oturuyoruz. Genelde böyle ortamlarda kulaklarımı sekiz açardım. Babam ve halam rahmetli dedemle yedikleri yemeklerde bu şarkıyı söylediklerini konuştular. Şarkıyı söylemeye başladılar babaannem de eşlik etti tabii. Hayatımda ne işvesi var ama diye iç geçirdiğim başka bir şarkı oldu mu hatırlamıyorum. Daha sonra bu türkünün bir Rumeli türküsü olduğunu ve Atatürk’ün en sevdiği türküler arasında yer aldığını öğrendim. Müzeyyen Senar’ın da bu türküyü Mustafa Kemal Atatürk’e söylediği rivayet edildiği için onun sesinden bırakalım şarkıyı.

Dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=yTKdDD_8Nw4&list=RDyTKdDD_8Nw4&start_radio=1

Bulguru Kaynatırlar, Güvercin Uçuverdi ve Eskişehir Çiftetellisi

Yöremizin hareketli 3 eserinden tek seferde söz etmek isterim. Hepsi birbirinden özel olan eserlerin sözlerinden yaşanılan coğrafyanın etkilerini algılayabiliyoruz. “Bulguru Kaynatırlar” ve “Güvercin Uçuverdi” düğünlerin vazgeçilmez parçaları olarak bilinir. “Eskişehir Çiftetellisi” de eğlencenin ve neşenin vazgeçilmezi olarak en özel köşemizde durur. Fakat Bulguru Kaynatırlar ve Güvercin Uçuverdi’nin formuna baktığımızda ağır ritimlerde olan biçimlerini de görmeden geçmeyelim derim. Özellikle ağırdan hareketliye giden tarzda bir okuma yapan Dilek Türkan’ın kendi Youtube kanalında yaptığı yorum çok özel geldi. Bu yorum bir tarafı bozlak diğer tarafı oyun havası olan Neşet Ertaş 45’liğinin duygusunu geçirdi bana.

Dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=xNz39F8FVcc&list=RDxNz39F8FVcc&start_radio=1

“Beyaz Fincan” Türküsü Kayıp

Babaannem abisinin yanında Beyaz Fincan Taze Kahve diye başlayan bir türkü okurdu. “Beyaz Fincan Taze Kahve / Ah Oturmuşlar Tayfe Tayfe… / Ah Beter oldu Beter Oldu / Ayva da Göbek Şeker Oldu” bu sözleri hatırlıyor, gülüşmeler arasında kayboluyorum. Bunun yanında böyle bir türküyü arşivde bulamıyorum. Belki de bu türkünün geçmişteki bir ev sohbetinde kalması gerekiyordur. Kim bilir…

Onun adı Ali, Sülalesi Deli…

Yan komşumuz Ali abi ve Müzeyyen abla vardı. Arada kavga ederler çözüm noktası olarak da babaannemin yanında biterlerdi. Babaannem onlara izzeti ikram eder, öğütlerde bulunur, daha sonra da mesele kitlenince ortamın neşe katmak için “Kızım Sana Ali’ye vereyim mi?” türküsünün şu kısımlarını okur bizler de güler eğlenirdik. “Kızım seni Ali'ye vereyim mi?/ İstemem babacım, istemem / Onun adı Ali, eder beni deli / İstemem babacığım, istemem” 

Babaannem benim için büyük kıymet içeriyordu. Bazıları bir ansiklopediyi okur, ben ise o ansiklopedinin sayfaları içerisinde dolaştığım mini müzikal yolculuğu sizlerle paylaştım. Tüm büyüklerimize saygı ve hürmetle. Babaanneme de rahmet olsun. 

“Kızım Seni Ali’ye Vereyim mi?” parçasını dinlemek için: https://www.youtube.com/watch?v=ekjEVmCvkmE&list=RDekjEVmCvkmE&start_radio=1

Yorum Yaz