Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Vakıfbank Yayınları’ndan çıkan ve Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek’in editörlüğünü üstlendiği Yazanların Okuma Kültürü adlı eser, yeni çıkan birçok yayın arasında ilgimi çeken bir eser oldu. Mehlika hanım aslında benzeri konulara dair iki eser kaleme almıştı. İlgilisi bu kitaplara da bakabilir aynı zamanda. Bu eserler; Okuma Kültürü ve Kütüphaneler ile Türk Edebiyatında Kitap, Kütüphane ve Okuma Kültürü’ydü. Önsözde yazar, bu eserlere karşı geri bildirimlerin olumluluğu ve eserlerin ilgi görmesinin kendisini bu yeni çalışma konusunda şevklendirdiğinden de bahsederken, aynı zamanda eser, edebiyata gönül vermiş birçok akademisyenin katkısıyla hazırlandı.
Yazmak, okumak, yaşamak
Eserdeki ilk yazı, yazma ile okuma arasındaki ilgiye odaklanır. Bu her zaman tartışılagelen bir konudur. Yazarlar olarak okumadan yazılmayacağını, keşkülümüzün önce dolması gerektiğini biliriz. Sadece kitabî bilgi değil, hayat da yazar olan kişiyi etkilemekte, ona ilham kaynağı olmaktadır. Mehlika hanım da bu noktada çok okuyanların yazmaktan kendilerini alamadıklarından bahsediyor. Öte yandan konuya eleştirel bir bakış getiriyor ve çok okuyup tek satır kaleme alamayanları nereye koymak icap eder, sorusunu kalbe ve akla bırakıyor. Tam bu noktada Guy Debord’a kulak vermiştir yazar tam da üstte ifade edişime tevafuk bir biçimde: “Yazmayı bilmek için okumayı bilmeli, okumayı bilmek içinse yaşamayı.” Tüm bu düşünceler bir yana Türk edebiyatındaki önemli şahsiyetlerde kitabın ve okumanın yeri, kimlerden esinlendikleri, akım ve ekollere yaklaşımları, kütüphane ve kütüphaneciliğe dair tutumlarının nasıl olduğu gibi konular kitabın merkezini oluşturuyor.
Eserlerde göndermeler ağı
Özellikle Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatında öne çıkan birçok yazarın okuma kültürüne, yaklaşımlarına dair yazılar var eserde. Zeynep Zengin ve Neşe Pelin Kaya’nın “Erken Cumhuriyet Devri Türk Romancılarının Kolektif Kütüphanesi” makalesi ayrıca ilgimi çekti. Yazarların bir önceki dönem ve hatta kendi çağdaşları ile eserlerindeki gönderme anlamındaki etkileşimi oldukça dikkat çekici. Bu noktada Sezai Karakoç’un gelenekle ilgili yaklaşımları da aklıma geliyor. Bizden öncekileri bilmeden yeni bir şey inşa etmenin zorluğu karşımıza çıkıyor.
Yalnızca bir gazeteci değil bir aydın: Peyami Safa
Kitaplarla doğan ve yaşayan bir muharrir olan Peyami Safa’nın edebiyat yazılarından bahsetmiş Seda Gül Kartal. Özellikle Safa’nın edebiyat yazılarında okuma kültürüne dair derin ipuçları var. Hem Batı hem de Türk edebiyatına dair okuma haritası ön plana çıkıyor eserde. Kitabın bu noktasına geldiğimde Yazanların Okuma Kültürü’nde yazarların okuma hafızasına dair çok derin ve ayrıntılı bir çalışma yapıldığını gözlemledim. Kuşkusuz bu makaleleri hazırlayan yazarların genellikle akademisyen olmalarının da bu noktada etkisi olduğu kanaatindeyim. Yazanların Okuma Kültürü’nün özellikle Türk edebiyatı alanındaki akademinin ilgisini çokça çekeceğini söylemek yerinde olacak.
“Tanpınar nasıl Tanpınar oldu?”
Abdullah Uçman, eserde Tanpınar’ı, Tanpınar yapan birçok şarta değiniyor. Yazarların çoğunda da aslında bunu görürüz. Özellikle hayat şartları, insanlar, çevre o yazarı yazarlıktan da öte belli şartlara ve hallere sürüklüyor. Yazarı yazar yapan bu koşullardır. Ve yazarın bu çevresel koşullarda o yazar olmaktan başka çaresi kalmaz. İşte Tanpınar’ı, Tanpınar yapan da birçok koşul vardır.
Onun çocuk yaşta sanatçı bir kişiliğe sahip olmasını ya da şiir anlayışı ile ilgili ifadeleri “Antalyalı Genç Kıza Mektup”ta gözlemleriz. Hatta bu mektup, onun biyografisiyle alakalı önemli bilgileri ihtiva eder. Çocukluğundan beri tabiata karşı olan ilgisi, onun yazarlığında da kendisini gösterecektir. “Antalyalı Genç Kıza Mektup” adlı metin onun okuma kültürü hakkında da önemli bilgiler içeriyor. Ahmet Haşim ve Yahya Kemal onu ilk besleyen isimler arasında. Baudelaire başta olmak üzere Fransız sembolistler bu isimleri izler. Edgar Allen Poe, Marcel Proust, Dostoyevski da bu isimler arasındadır. “Eski şiirin lezzeti” de onun okuma kültüründe önemli bir yer taşır. Böylece Şeyh Galip, Nedim, Baki ve Naili’yi de okur ve sever. Rahmetli Orhan Okay, küçümsenen bir okuma listesinden bahsediyor eserde. Buna rağmen yazıma alamayacağım kadar çok yazar var Tanpınar’ın okuduğu ve esinlendiği isimler arasında.
Çocukluk evresi ve poetik dünya
Sezai Karakoç, “Bahçe Görmüş Çocukların Şiiri”nde şöyle söyler: “Bir kere elime aldım mı çocukluğumu / Üstüne kerametler yazılı derilerde /Geleceği bildiren derilerde / Başlar yeni bir mantığın bağbozumu” Kuşkusuz birçok şair gibi onun da poetik dünyasını, şairliğini etkileyen bir yapıdır çocukluk dönemi. Nitekim eserde Yunus Emre Özsaray, Sezai Karakoç’un okuma kültürüne değinirken onun çocukluk dönemiyle ilişki kurmayı ihmal etmiyor. Erken çocukluk dönemi, kişinin hayatının geri kalanını büyük ölçüde etkilerken aslında o dönemlerden itibaren okuma kültürü edinmiş olmak da şairin dünyasını etkiliyor.
Yazanların Okuma Kültürü, Türk edebiyatı tarihinde müstesna şekilde yerini almış bir eser. Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının yapıtaşı birçok yazarın kişisel okuma hafızası eserde derin bir şekilde ele alınıyor. Özellikle akademisyenler ve bu alanda araştırma yapacaklar için eşsiz bir okuma serüveni sunuyor. Tabii günümüz yazarları da bu kıymetli çalışmada kendi yazınsal dünyalarına dair birçok şey bulacak ve buna dair eleştirel bir bakış sağlayacaklardır. Eserin editörü başta olmak üzere emeği geçen tüm yazarlara ve eseri neşreden Vakıfbank Yayınları’na teşekkür ederim.
Yorum Yaz