Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Son olarak, görüntülenmesi en zor hayvanlardan biri olan kar leoparını fotoğraflayan ve tüm bu süreci de bir belgesel haline getiren vahşi yaşam fotoğrafçısı Doğanay Vural, Litros Sanat’ın yeni sayısında sorularımızı yanıtladı: “Hayvanların her birini ayrı seviyorum ve merak ediyorum. Daima onların gözünden düşünmeye çalışıyorum. Acaba bir kurt olsaydım nerede ulurdum? Acaba bir karınca olsaydım hangi ağaçların gövdesinde gezerdim? Bir boz ayı olsaydım hangi meyvelerin olduğu ormanları tercih ederdim? Bu da benim onları bulmamı kolaylaştırıyor. Onlardan korkmuyorum. Korkmadığımı onlar da biliyor.”
Küçüklüğünde çevresinde birçok avcı olmasına rağmen, babasının “Öldürme ölümsüzleştir” sözleri sayesinde iyi bir hayvan sever olan vahşi yaşam fotoğrafçısı Doğanay Vural, Litros Sanat’ın yeni sayısında konuğumuz oldu. Vahşi yaşamı evi olarak benimsediğini söyleyen Vural, arşivine son olarak görüntülediği kar leoparının fotoğraflarını ekledi. Bunun için ise yaklaşık 6000 km yol, -35 dereceye varan dondurucu soğuk ve dağ başında 16 günlük bir süreçten geçen Vural, bu görüntüleme sürecinde yaşadıkları tüm zorlukları ise bir belgesel haline getirerek yayınladı. “Ben içerik üretmek için hayvanları sevmedim, hayvanları sevdiğim için içerik ürettim” diyen Vural ile keyifli sohbetimize geçmeden önce kendisini daha yakından tanıyalım: “Veteriner hekim ve Yaban hayatı belgesel yapımcısıyım. ‘Öldürme ölümsüzleştir’ mottosuyla çıktığım yolda sosyal medya ve ana akım medyaya içerikler üretiyorum. Amacım; doğa ve yaban hayatını gelecek nesillere aktarmak. Özellikle nesli tehlike altındaki türlere odaklanarak çalışmalarımı gerçekleştiriyorum.”
Neden fotoğrafçılığı seçtiniz? Fotoğraf ve fotoğrafçılık sizin için ne demek?
Gözümü açtığım ev, çocukluğumun geçtiği mahalle, lisede okuldan çıktıktan sonra vaktimi geçirdiğim yer hep doğa ile iç içe bir konumdaydı; Kızılcahamam. Ve en büyük etkenlerden birisi de buydu. Coğrafya kaderindir dedikleri de bu olsa gerek. Yaşadığım alanda karşılaştığım hayvanlar hep ilgimi çekmişti. Fakat karşılaştığım hayvanların çoğu cansız bedenleriydi. Çünkü avcılık çok fazlaydı. Başta babam olmak üzere çevremdeki herkes avcılık yapıyordu. Ben de avcılık hikayelerini ve faaliyetini ilgiyle takip ederken babamın “Öldürme ölümsüzleştir” demesiyle aslında ilgimin o hayvanın avlanmasına değil kendisini görmeye olduğunu keşfettim. O günden sonra fotoğrafçılık, benim için tetiği çekmek; fotoğraf ise ölümsüzleştirmek oldu.
Vahşi yaşamı evim olarak benimsedim
Peki neden vahşi yaşam fotoğrafçılığı? Vahşi yaşam sizi korkutmuyor mu?
Aslında mahallede çocukken bir pet şişenin içine arıyı yakalamak isterken onun beni sokmasıyla başladı her şey. Sen ona zarar vermezsen o da sana zarar vermez. Bu tüm canlılar için geçerlidir. Doğadaki bir arıdan ayıya kadar… Ben de yaşadığım bu deneyimlerden elde ettiğim sonuçları gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarmayı amaçlayarak kendi ilgi duyduğum da bir alan olduğu için vahşi yaşamı evim olarak benimsedim.
En çok hangi hayvanların fotoğraflarını çekerken heyecanlanıyorsunuz ve mutlu oluyorsunuz?
Her birini gördüğümde ayrı heyecanlanıp mutlu oluyorum fakat nesli tükenme tehlikesi altındaki ve görülmesi zor hayvanlar beni daha çok heyecanlandırıyor. Hedefe ulaşırken zorlanmayı seviyorum. Kenya’da aslan, fil, çita, su aygırı vb. birçok hayvanı görüntüledim. Fakat Türkiye’de bir çizgili sırtlan, Anadolu Parsı gibi hayvanları görüntülerken yaşadığım heyecanı Kenya’da yaşayamadım. Aynı şekilde son zamanlarda kar leoparını görüntülemek için harcadığım 16 gün, binlerce kilometre yol ve dondurucu soğuk… Sonucunda da hedefe ulaşmak. Bu çok daha özel benim için.
Kar leoparı benim için unutulmaz oldu
Sanırım en son görülmesi çok zor olan kar leoparını fotoğrafladınız. Bu konu hakkındaki gelişmeleri bizimle paylaşır mısınız?
Evet, dünyada görülmesi en zor hayvanlardan biri kar leoparı. Nam-ı diğer dağların hayaleti. Kendi bulunduğu doğadaki kayalarla bütünleşme yeteneğine sahip. Bu onu görünmez kılıyor. Çıplak göz ile görmek neredeyse imkânsız. Dürbün ve objektiflerle de ancak daha önce nasıl göründüğünü biliyorsanız öyle görebilirsiniz. Türkiye’de çizgili sırtlan, Anadolu Parsı gibi nesli tehlike altındaki türleri görüntüledikten sonra rotamı dünya çapında önem arz eden, nesli tehlike altındaki hayvanlara çevirdim. 2023 yılında Hindistan’da Bengal Kaplanı, 2024 yılında Uganda’da dağ gorilini görüntüledim. Ve en son bu yıl Himalayalar’da kar leoparını görüntüledim. Her biri özel hayvanlar fakat kar leoparı benim için unutulmaz oldu. Onu görebilmek için yaklaşık 6000 km yol, -35 dereceye varan dondurucu soğuk ve dağ başında 16 günlük bir süreçten geçtik. Ayrıca kar leoparı dediğimiz bu özel tür 5800 metreye varan yüksekliklerde yaşam sürebiliyor. Onu aradığımız yerler yüksek irtifa olduğu için mücadelemiz sadece soğuk ile olmadı. Yüksek irtifada; baş ağrısı, sırt ağrısı, burun kanaması ve kalp çarpıntısı gibi durumlarla mücadele ettik. Günler geçti. Geçen her gün “Acaba bugün görebilecek miyiz?” sorusu ile kendimizi yiyip bitiriyorduk. Bölgede yaşayan insan sayısı çok az. Ulaşım yılın büyük bölümünde neredeyse imkânsız. Çünkü buraya ulaşabilmek için dünyanın en tehlikeli yollarından biri olarak nitelendirilen yollardan geçmek gerekiyor. 1980 yılından beri yapımı süren yollarda yıl yıl ölümlü kazalar gerçekleşiyor. Hatta biz yoldayken, kar leoparını görüntülemek için kalacağımız yerde bir yerlinin kar leoparını izlerken ayağı kayarak uçurumdan düşüp vefat ettiği haberini aldık. Bu bizi çok derinden etkiledi. Tüm bu fiziksel, psikolojik zorluklara rağmen kar leoparını bir kayanın kenarında gizlenmiş bir şekilde görerek görüntülemeyi başardık. Sonrasında; çiftleşirken, bağırırken, koşarken, esnerken, kayalara sürtünürken, kar yağarken, toprakta yuvarlanırken birçok görüntüsünü elde etmeyi başardık. Sebebi, bu nadide canlılarda GPS hafızası olması. Bir kez kullandıkları rotayı devamlı kullanmaları. Bu yüzden biz de ilk gördüğümüz bölgede kalan günlerimizi değerlendirerek çok güzel görüntülere ulaştık. Hatta bir ara 3 kar leoparını aynı kadrajda gördük. Bu benim için tarifsiz bir duygu oldu. Tüm bu yaşadığımız serüveni de belgesel haline getirdik. Dünyada kar leoparı ile ilgili yapılmış serüvenin de dahil olduğu YouTube’daki tek belgesel diyebilirim. İlk, tek ve umarım en iyisi…
Bu iş sanırım hayvanları sevmeden yapılmaz. Sizin hayvanlara bakışınız nedir, onların sizdeki karşılığı nedir? Her türlü hayvanı seviyor musunuz? Kendi sahibi olduğunuz hayvanlar var mı?
Her birini ayrı seviyorum ve merak ediyorum. Hep onların gözünden düşünmeye çalışırım. Acaba bir kurt olsaydım nerede ulurdum? Acaba bir karınca olsaydım hangi ağaçların gövdesinde gezerdim? Bir boz ayı olsaydım hangi meyvelerin olduğu ormanları tercih ederdim? gibi… Bu da benim onları bulmamı kolaylaştırıyor aslında. Onlardan korkmuyorum. Korkmadığımı onlar da biliyor. Kendi sahibi olduğum hayvanlar var tabii. Çoban köpeklerim var, Çekoslovak kurt köpeklerim var. Herkesin tanıdığı Börü’yü de örnek verebilirim.
Sizin alanınızda fotoğrafçı olmak isteyen gençlere neler söylemek istersiniz?
Ben içerik üretmek için hayvanları sevmedim, hayvanları sevdiğim için içerik ürettim. O yüzden sosyal medyanın algısına kapılıp; beğeni ve takipçi amacıyla bu işlere gireceklerse hiç girmesinler. İnsan her zaman sevdiği işi yapmalı. Ben sevdiğim için yapıyorum ve yapmaya da devam edeceğim.
Sadece yaban hayatı değil insanlara dokunacak her konuda…
Bize gelecek projelerinizden, hayallerinizden, yapmak istediğiniz yeni şeylerden bahseder misiniz?
Ben bir veteriner hekimim. Ve kendi meslek alanımda kendimi geliştirme hedefim var. Yaban hayatı konusundaki bilimsel projelerimle akademik kariyer yapacağım. Eşzamanlı bir şekilde Türkiye’ye ilk özel yaban hayatı rehabilitasyon merkezinin kazandırılması konusunda çalışmalar da bulunacağım. Meslektaşlarımın ve öğrenci kardeşlerimin yaban hayatı alanını tercih etmelerine sebep olmak istiyorum. İlgisi olanlar bu alanı tercih edemiyor çünkü ülkemizde büyük bir açık var. İş imkânı yok. Aslında çok… Ayrıca belgesel yapımcısıyım. Televizyona yaban hayatı konusunda belgesel dizisi yapıyorum. Sosyal medyada içerikler üretiyorum. Bu çalışmalarda yelpazeyi genişleterek dünya çapındaki kanallarla iş yapmayı hedefliyorum. Sadece yaban hayatı değil insanlara dokunacak her konuda yapımlarla ekranları doldurmayı hedefliyorum.
Doğa bir şekilde intikamını alır
Son olarak hayvanlarla ilgili toplumumuza ve tüm dünyaya bir mesajınız olur mu?
Hayvanlar doğanın bir parçası. Bizi ayakta tutan şey ise doğadır. Doğadaki herhangi bir hayvana verilecek olan zarar insanın kendisine verdiği zarardır. Doğa bir şekilde intikamını alır. Yıllar önce neslini kuruttuğunuz Anadolu Parsı, bugün artan yaban domuzu popülasyonu ile bahçelerinizi talan ederek avladığınız boz ayılar da meyve yiyip dışkılayamadığı için bitki örtüsü tahribatı ile kendini hatırlatıyor. Her şey birbirine bağlı aslında. Doğanın sesi bazen rüzgârda, bazen bir hayvanın yokluğunda duyulur. Dinlemesini bilirsen, sana çok şey anlatır.
Yorum Yaz