Litros Sanat
Türkiye'nin Dijital Kültür Sanat Gazetesi
Sinema salonlarının loş karanlığına her ne kadar özlem duysak da, dijital platformlar hikâyelerin yeni sahnesi olmaya devam ediyor. Sinemanın bu anlatı gücü; zamana ve teknolojiye uyum sağlayarak evrilmeye devam ediyor. Belirli vizyon zamanlarında sinema salonlarına sıkıştığını iddia eden hikayeler, dijital platformlarda kendine geniş bir mecra fırsatı bulduğu için daha mutlu görünüyor. Kimileri geleneksel izleme alışkanlıklarının kaybolmasından dem vururken kimileri de teknolojinin imkanlarının çoğalmasını umut ediyor. Bu ikilem karşısında sinemanın ne kadar akışkan bir sanat dalı olduğunu da kanıtlamış oluyoruz diye düşünüyorum. Sinema platformlarını perdeden hemen sonra dönüşüp dijitalleşmesi bu evrimin en büyük adımlarındandı. İzleyiciler ise bu sürece çoktan alıştı.
BluTV, Discovery ile yaptığı birleşmenin ardından artık Max adıyla yayın hayatına devam ediyor. Bu dönüşüm yalnızca bir isim değişikliği değil; içerik stratejisinden kullanıcı deneyimine kadar pek çok yeniliği de beraberinde getiriyor. Türkiye yapımı dizilere ve filmlere yatırımını sürdüreceği açıklanan Max, HBO ve Warner Bros. arşivini de Türk izleyicisinin erişimine açarak rekabeti yeniden şekillendirmeye hazırlanıyor. Özetle, hem yerel hem küresel ölçekte sinema ve dijital içerik dünyası bir eşik noktasında.
Dijital platformlar eşiklerde dolaşırken elbette festivaller de sürecine devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde açıklanan 2025 Cannes Film Festivali ana yarışma seçkisi, sinema çevrelerinde büyük heyecan yarattı. Agnieszka Holland’dan Barry Jenkins’e, Kore-Eliort ikilisinden Alice Rohrwacher’a kadar birçok usta ismin yeni projeleri bu yıl Croisette’te boy gösterecek. Festivalin açılış filmi olarak seçilen, Hirokazu Kore-eda’nın yönettiği “Little Signals” ise duygusal anlatımı ve toplumsal temalarıyla şimdiden sezonun çok konuşulacak yapımlarından biri olmaya aday. Cannes, yalnızca prestijli bir vitrin değil, aynı zamanda küresel sinema gündeminin de pusulası olmayı sürdürüyor.
Tüm bu süreçleri yakından takip ederken bu yazıda da dijital platformlarda yayında olan bazı filmleri sizler için yazdım.
MUBİ
KÜÇÜK ŞEYLER
Kıvanç Sezer’in yazıp yönettiği; şehir hayatı, orta sınıf kaygılar ve bireysel bunalımlar üzerine kurulu bu dram-komedi filmi 2019’da beyazperde de şahit olduğumuz dikkat çekici işlerden olmuştu. Başrollerde Alican Yücesoy ve Başak Özcan’ın yer aldığı hikaye sarsılmaz olan aile kuramını duygular üzerinden işlemiş. Prestijli bir inşaat firmasında çalışan mühendis Onur’un işten çıkarılmasıyla başlayan içsel çöküşü karısı Bahar’la yaşadığı sorunlarla daha da büyür. Lüks bir rezidansta geçen bu absürt ve mizahi yolculukta, hayattaki küçük şeylerin önemi ve anlamı sorgulanıyor. Film, Adana Altın Koza Film Festivali’nde Alican Yücesoy’a En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü kazandırmıştı. Aynı evrende geçen bir üçlemenin ikinci halkası olarak bu filmi, Sezer’in “Babamın Kanatları”ndan sonraki projesi olarak biliyoruz. Küçük Şeyler şimdi Mubi’de…
SARDUNYA
Çağıl Bocut’un yazıp yönettiği; büyüme sancıları, aile içi mesafeler ve bireysel sorumluluklar üzerine kurulu bu sade ve içten dram filmi, 2020 yapımı bağımsız Türk sinemasının dikkat çeken işlerinden biri oldu. Başrolde genç oyuncu İlayda Elif Elhih’in yer aldığı hikâyede, üniversite sınavına hazırlanan Defne, annesinin hastalığıyla başlayan sürecin ardından İzmir’den Ayvalık’a, yıllardır görüşmediği babasının yanına gider. Baba-kız arasındaki mesafeyi ve geçmişin tortularını hissettiren bu karşılaşma, Defne’nin içsel yolculuğunu başlatır. Film, yalın anlatımı ve sahici oyunculuklarıyla özellikle gençlik ve aile temalarını işlemesiyle dikkatimi çekti. İlk uzun metrajlı filmiyle Çağıl Bocut, sade sinema diliyle yeni bir yönetmen kuşağının isimlerinden biri olarak biliniyor. Sardunya şimdi Mubi’de…
ÇATLAK
Aile içi çatışmalar, ekonomik sıkışmışlık ve yüzleşme temaları etrafında gelişen bu 2020 yapımı dram filmi, bağımsız sinemanın güçlü örneklerinden biri olarak öne çıktı. Hikâyenin merkezinde, Fransa’dan Türkiye’ye kısa süreliğine dönen Fatih yer alıyor. Ailesine yurt dışından gönderdiği parayı aslında borçla temin ettiğini söylemesiyle evdeki dengeler altüst olur. Film boyunca, kalabalık bir evde sıkışan karakterlerin suskunlukla beslenen gerilimleri, ayrı ayrı birer yüzleşmeye dönüşür. Kameranın neredeyse hiç ayrılmadığı ev ortamı, izleyiciye adeta bir tiyatro oyunu izliyormuş hissi verirken, karakterlerin arasındaki mesafeleri gözler önüne seriyor. Fikret Reyhan’ın titiz sinema dili ve sınıf meselesine yaklaşımı, “Çatlak”ı yılın öne çıkan yapımlarından biri haline getirmişti. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu dahil birçok ödül kazanan film, özellikle senaryo gücüyle dikkat çekmişti. Çatlak şimdi Mubi listesinde…
GAİN
İSTANBUL HESABI
Gain platformunda yaklaşık 3 sezondur izleyicisini ekranda tutan eğlenceli ve bir o kadar hayatta olan bir belgesel dizisi: Istanbul Hesabı. Ahmet Mümtaz Taylan eşliğinde İstanbul’un farklı semtlerinde, şehrin kültürel çeşitliliğini ve gündelik hayatını samimi bir şekilde ele alarak geziyoruz. Taylan, her bölümde cebinde yalnızca 50 TL ile İstanbul’un çeşitli mahallelerinde keşfe çıkıyor, esnafla sohbet ediyor, sokak lezzetlerini deneyimler ve şehrin bilinmeyen köylerine dair hikayeleri dinliyor. Program, İstanbul’un sıradan ama bir o kadar da özel yönlerini ortaya koyuyor, semtlerin tarihi zenginliklerine ışık tutuyor. Her bölüm, kısa ama etkili bir şekilde izleyiciye İstanbul’un derinliklerini tanıtan İstanbul Hesabı şimdi Gain’de…
ELÇİN SANGU 101
Elçin Sangu'nun sunuculuğunu üstlendiği bu belgesel dizisi daha önce çok görmeye alışık olmadığımız işlerden. Bu programda Elçin Sangu, her bölümde farklı konuklarla bir araya gelerek, çeşitli yaşam deneyimlerini ve insan hikâyelerini derinlemesine keşfediyor. İzleyicilere farklı bakış açıları sunmayı amaçlarken, samimi sohbetler ve anlamlı paylaşımlarla her bölümde farklı bir hayata konuk oluyoruz. Konukların hayatlarına dair özel anekdotlar ve deneyimler paylaşılıyor, bu da izleyicilere hem eğitici hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor. Elçin Sangu'nun doğal ve içten sunumunda pekişen Elçin Sangu ile 101, ilk bölümüyle Gain platformunda…
AÇIK DENİZ
Chris Kentis’in yönettiği 2003 yapımı Açık Deniz, gerçek bir olaydan ilham alarak izleyiciye hayatta kalma mücadelesinin ne kadar zorlu olduğunu gözler önüne seriyor. Film, tatil yapmak için okyanusa açılan ve dalış sırasında teknede unutulan bir çiftin hayatta kalma çabasını konu ediyor. Birbirine zıt karakterlere sahip olan Susan ve Daniel, okyanusta mahsur kaldıklarında, aralarındaki ilişkiler ve yaşadıkları gerilimler derinleşiyor. Film, yalnızca hayatta kalma temasını değil, aynı zamanda insanların sınırları zorlayarak içsel bir yolculuğa çıkmalarını da işlemektedir. Sadece birkaç karakter ve minimal mekan kullanımıyla çekilen bu gerilim filmi, gerçekçi ve çarpıcı anlatımıyla dikkat çekiyor. Açık Deniz şimdi Gain’de…
TABİİ
YANKI: GÖRÜNMEZ EL
28 Şubat sürecinin ekonomik ve siyasi çalkantılarını derinlemesine ele alan bir dizi olarak izleyiciyle buluşuyor. Dönemin karanlık yüzünü gözler önüne seren dizi, bu çalkantılı dönemde yaşanan toplumsal ve bireysel mücadeleleri etkileyici bir şekilde işliyor. 1990'ların sonlarına ve 2000'lerin başlarına odaklanarak, ülkedeki gergin siyasi atmosferi, iktidar değişimlerini, ekonomik krizleri ve bu süreçte bireylerin hayatlarında yaşadığı dönüşümleri anlatıyor. Başrollerini Cihangir Ceyhan ve Sinem Ünsal'ın paylaştığı dizi, bu güçlü performanslarla dönemin psikolojik ve dramatik etkilerini etkili bir şekilde vurguluyor. Dizide ayrıca, Onur Saylak, Erkan Petekkaya ve Duygu Sarışın gibi deneyimli oyuncular da hikayeye derinlik katıyor. Yankı: Görünmez El; yalnızca bir dönem dizisi değil, aynı zamanda Türk toplumunun sosyal ve psikolojik yapısını sorgulayan, izleyiciyi düşünmeye sevk eden bir yapım olarak öne çıkıyor. Yankı: Görünmez El şimdi Tabii platformunda…
RAFADAN TAYFA
Rafadan Tayfa, özellikle çocuklar ve aileler için keyifle izlenebilecek, eğlenceli ve öğretici bir animasyon dizisi. 2015 yılında yayın hayatına başlayan bu dizi 10 yıla yakın zamandır İstanbul'un çeşitli mahallelerinde yaşayan bir grup çocuğun maceralarını anlatıyor. Karakterlerin her biri farklı kişilikleriyle tanınırken, çocuklar arasında dostluk, yardımlaşma, aile değerleri gibi temalar işleniyor. Başta Emir, Mert, Zeynep ve Yağmur olmak üzere, Rafadan Tayfa ekibi, her bölümde yeni bir maceraya atılırken, izleyicisine hem eğlenceli hem de öğretici bir deneyim sunuyor. Program, mizahi dili ve renkli karakterleriyle her yaş grubundan izleyiciyi kendine çekiyor. Özellikle çocuklar için vazgeçilmez bir içerik haline gelen Rafadan Tayfa şimdi Tabii platformunda…
67° 49′ 32″ KUZEY
TRT Belgesel’in yapımcılığını üstlendiği 67° 49′ 32″ Kuzey, Kanada’nın kuzey kutup bölgesinde, nüfusunun büyük kısmı İnuit yerli halkından oluşan yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı Kugluktuk kasabasında geçiyor. Fransa doğumlu yaban hayatı biyoloğu Mathieu Dumond, 17 yıldır bu zorlu coğrafyada İnuit eşi ve 5 yaşındaki oğluyla birlikte yaşıyor. Belgesel, Mathieu’nun hem ailesiyle kurduğu yaşamı hem de Kuzey Kutbu’nun vahşi doğasını belgelemek için verdiği çabayı gözler önüne seriyor. Kutup ikliminin sert koşulları, yerel kültürün korunma mücadelesi ve doğanın kırılgan dengesi, belgeselin ana temalarını oluşturuyor. 67° 49′ 32″ Kuzey, sadece bir bireyin hikâyesini değil, aynı zamanda tehdit altındaki bir ekosistemin ve kültürün direnişini de anlatıyor. 67° 49′ 32″ Kuzey şimdi Tabii platformunda…
MAX
YURT
Nehir Tuna’nın yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı filmi Yurt, 1990’ların Türkiyesi’nde geçen, bireysel kimlik arayışı ve dini aidiyet temalarını işleyen çarpıcı bir dram örneği. 14 yaşındaki Ahmet’in, babasının isteğiyle yerleştirildiği dini yurtta yaşadığı içsel çatışmalar ve ergenliğin kırılganlığıyla şekillenen kimlik mücadelesi, izleyiciye derin bir psikolojik portre sunuyor. Siyah-beyaz sinematografisiyle öne çıkan filmde, Doğa Karakaş’ın yanı sıra Can Bartu Aslan, Ozan Çelik, Tansu Biçer ve Didem Ellialtı gibi isimler yer alıyor. Nehir Tuna’nın kendi gençlik deneyimlerinden ilhamla kaleme aldığı bu anlatı, dini eğitim kurumlarının birey üzerindeki etkilerini sorgularken; Venedik Film Festivali’nde En İyi Senaryo, Saint-Jean-de-Luz Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve Eleştirmenler Ödülü, ödüllerini kazandı. Yurt şimdi Max’te…
MASUM
Seren Yüce'nin yönettiği ve Berkun Oya'nın senaryosunu kaleme aldığı Masum, 2017 yılında Max platformu BluTV iken yayınlanan ve hâlâ çok beğenilen Türkiye'nin ilk yerli dijital dizilerinden. Berkun Oya'nın "Bayrak" adlı tiyatro oyunundan uyarlanan bu 8 bölümlük mini dizi, emekli başkomiser Cevdet'in kıyı kasabasındaki sakin yaşamının, küçük oğlunun gece yarısı getirdiği korkunç bir haberle altüst oluşunu konu alıyor. Gizemli bir aile dramı ve polisiye unsurları harmanlayan dizi, sıradan görünen bir ailenin derin sırlarını ve çözülmelerini etkileyici bir şekilde işliyor. Oyuncu kadrosunda Haluk Bilginer'in yanı sıra Nur Sürer, Ali Atay, Okan Yalabık, Serkan Keskin, Tülin Özen ve Bartu Küçükçağlayan gibi isimler yer alıyor. İstanbul'un Şile ve Ağva bölgelerinde çekilen dizi, güçlü oyunculuk performansları ve sürükleyici hikâyesiyle sevilen Masum, şu anda Max platformunda…
BEŞ ŞEHİR
Onur Ünlü’nün yazıp yönettiği Beş Şehir, yaşam, ölüm ve aşk temaları etrafında beş farklı karakterin kesişen hikâyelerini anlatan 2009 yapımı bir dram filmi. İstanbul’a yeni tayin olan polis memuru Aydın’ın, Beyoğlu’ndaki bir şekerci dükkanında çalışan Mehtap’a duyduğu karşılıksız aşk, eski hukuk öğrencisi Şevket’in aynı dükkanda çalışan Dilek’e olan ilgisiyle paralel ilerler. Dilek’in memleketi Eskişehir’e dönüşü, babası Tevfik Öğretmen’le yüzleşmesine ve derin ailevi çatışmalara yol açar. Film, bu karakterlerin içsel dünyalarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini, absürt ve şiirsel bir anlatımla işler. Tansu Biçer, Beste Bereket, Ahmet Rıfat Şungar, Bülent Emin Yarar, Şebnem Sönmez ve Ege Tanman gibi oyuncuların performanslarıyla dikkat çeken Beş Şehir, Antalya Altın Portakal ve Adana Altın Koza Film Festivalleri’nde En İyi Senaryo , En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu gibi ödüller kazanmıştı. Beş Şehir şimdi Max’da…
Yorum Yaz